21 Şubat 2016 Pazar

Ameliyat Öncesi Son Hazırlıklar

     Ameliyata kısıtlı zaman kala en önemli hazırlığım eşimin doğumu ile ilgiliydi. Hamileliği çok sıkıntılı geçmese de doğumu sezeryan olarak planlandığı için doktorunun en ufak sıkıntıda zamanı dolmak üzere olan bebeği alacağını biliyordum. Doğumda eşimin yanında olmak istediğimden benim için en önemli şey buydu. Eşimin doktoru Akademi Hastanesi'nden Nuri Hüseyinoğlu'na gittim ve kendi durumumu ona anlattım, O da herkes gibi üzüldü ve yapabileceğim bir şey var mı diye sorduğunda, tek şey söyledim. "Sakın bebeği alma" :) 29 Haziranda ameliyat olacağımı, yaklaşık 7-8 gün hastanede yatacağımı, mümkünse bu tarihten sonra doğumun planlanmasını, önümüzdeki günlerde olan kontrolde de eşime böyle söylemesini rica ettim. Merak etme sen diyerek içimi rahatlattı.
    
     İlk tedbir tamamdı, sıra ikincisindeydi. Nuri Bey'in yanından ayrılıp, hastanenin ortaklarından Koray Kırman abimizin yanına gittim ve ona da aynı şekilde durumu anlattım. O da sağ olsun aynı şekilde yardımcı olacağını, Nuri Bey ile konuşacağını, herhangi bir sıkıntı olursa hemen ona ulaşılmasını söyledi. Ne olur ne olmaz diyerek numarasını eşime de verecektim.
 
     İkinci tedbir de tamamdı, şimdi geldik en önemlisine, eşimi ve bebeğimi kime emanet edecektim. Gözüm kapalı olarak onu emanet edebileceğim tek kişi vardı, kız kardeşim Hande ve eşi Caner. Zaten kardeşimle önceden çok şeyi planlamıştık. Kardeşim doğum yapalı henüz 6 ay olmuştu. Gebeliği ve yaşanılan şeyleri, karşılaşılacak muhtemel riskleri ve yapılacakları gerçekten iyi biliyordu. Bilinçli bir kişidir yani, ayrıca iyi de araç kullanır ve panik yapmaz bunu da biliyordum. Yani neymiş, eşimin durumundan rahatlıkla anlayacak, gerekirse hastaneye rahatlıkla yetiştirecek yer Özbey'lerin eviymiş. Ayrıca ikisi de yaşıt ve iyi anlaştıkları için vakit geçer, en önemlisi de evde minik kızımız Melinda'nın olması zaten başlı başına en güzel olaydı.
 
     28 Haziran Pazar günü hastaneye gitmeden önce kardeşime gittik ve eşimi önce Allah'a, sonra O'na emanet ederek oradan ayrıldık. Gerçekten çok zor gelmişti Safiye'yi o şekilde bırakıp ayrılmak ama yapacak başka bir şey yoktu. Bana ne olacağını, ameliyatımı, durumumu, hiç bir şeyi bilmiyordu maalesef. 3-4 gün sonra seni ziyarete gelirim ben dediğinde hastanenin enfeksiyon içinde olduğunu, işin sonuna geldiğimizi, mikrop kapıp ona ve bebeğimize bir şey olmasından çok korktuğumu, o yüzden gelmemesini istemiştim son yalanımı da söyleyerek.
 
    Hastaneye geldik ayaklarım titreyerek. Yanımda annem ve dayım vardı ki bu ekip hala bozulmadan yanımda benimle gidip geliyor bir yıldır hastaneye, kanser alayı oldular artık :) Yanımda annem refakatçi olarak kalacak, ancak durumum ağır olacağı için dayım da ona yardım edecekti. 4. Kat KBB servisine çıktık ve yatış işlemlerimizi yaptık. 4107 numaralı oda kısa süreli mekanım olacaktı. Aslında özel odada kalmayı, daha rahat edeceğimizi düşünüp odayı kiralamak için işlem yapıyorduk ki o günkü servis nöbetçisi Dr. Fidan Rahimli boş yere odaya ücret ödememizi, ağır hastaların yanına enfeksiyon riskinden dolayı başka hasta almadıklarını söylemişti. Biz de böyle olunca vazgeçtik ve normal servis odasına geçtik. Kan verme işim bittikten sonra yapacak bir şey yoktu. Saat daha öğlendi ameliyat ertesi sabahtı. Burada kalmamızın anlamı yoktu ve en önemlisi evde bir gece daha paha biçilemezdi o an için. Servis doktorumuzdan izin aldık, ameliyat saatinden önce odamızda olacağımızı taahhüt ederek hastaneden ayrıldık.
 
     Doğru kardeşime gidip eşime sürpriz yaptım ve O'nu alıp eve geldik. Aynı askerde çarşı izninde eve gelmiş gibiydim. Saatler sayılı, yapılacak ve söylenecek çok şey var. Yapacak tek şey zamanı iyi geçirmek ve gece eşine belki de son kez sarılıp yatmak. Belli mi olur, ameliyat masasına yatıp da kalkamamak var. Gece oldu, saatler kaldı ameliyata. Rabbim sen bana yardımcı ol, "Ya Şafi Ya Allah"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder