Ara ara yokluyorum patoloji servisini sonuç henüz çıkmamış. O gün bankadayım ve şirketle ilgili yapılacak bir ödemenin parasını bekliyorum. Para henüz hesabımda değil ve bekliyorum. Aklıma geldi arayım dedim tekrar, telefonun ucundaki bayan sonucun çıktığını, telefonda bilgi veremeyeceğini, gelip alabileceğimi söyledi. En son 20 dakika sonra mesainin biteceğini söyleyince aldı beni yine bir telaş.
Bankadan nasıl çıktım, otopark nasıl gittim bilmiyorum. İzmit merkezde o yoğun trafikten çıkıp, üniversitenin o uzun yolunu nasıl 8 dakikada bitirdim bilmiyorum. Yol tariflerine baksan trafiksiz zamanda 13-16 dakika, altımda Ferrari yok orta halli bir SUV var ama, 2,5 tonluk o arabanın o bayır yolda nasıl 170 km hızla gittiğini ya da benim götürdüğümü hala anlamış değilim. Son dakika yetiştim ve patoloji raporu artık elimdeydi.
Tıp bilmeyiz elbet ama patoloji raporunun sonuç kısmında yazan koyu renkliyse bil ki hayra alamet değil, Allah sonumu hayır etsin. Ne yazıyormuş tekrar okuyalım, " Yassı Epitel Hücreli Karsinom" buyurun cenaze namazına. Çıkardım cebimden telefonu her Türk gibi internetten araştırdım, pek bir şey anlamadım ama bahisler kanser olduğum yönünde bankoydu.
O an aklıma daha önce tanıştığım Dermatoloji Polikliniği'ndeki Dilek Hocam geldi, hemen onun yanına gittim şansıma ordaydı. Sağ olsun hemen ilgilendi, rapora baktı ve beklediğim cümleyi söyledi. "Özkan maalesef iyi değil, ama merak etme elbet çaresi var bunun" dedi. O an sanki benim ablam, ailemden biri gibi çırpınmaya başladı. Mesailer bitmiş ama telefon elinde KBB hocalarını arıyor hemen müdahale edelim, acil ameliyat diye ama kimseye ulaşamadı. Yarın mutlaka uğra bu işi halletmek lazım dedi ama günlerden cuma, kaldık pazartesiye.
Dilek Hocam'la biraz oturup konuştuk, kendimden bahsettim ona. Düşünsenize daha 38 yaşındasın, eli yüzü düzgün yakışıklı birisin, hayatta istediğin her şey yeni yeni olmuş, başarmışsın ve artık keyfini sürmeye başlayacaksın. Senin gözünün içine bakan eşin ve annen var ama sen bir belirsizliğin içindesin artık. En kötüsü ise eşinin karnı burnunda, doğuma az kalmış ve bu haber onu ve bebeğimizi kim bilir nasıl etkileyecek. Ne yapacağım ben? Dilek Hocam da üzgün, sonradan öğrendim ki o akşam evde yemek yiyememiş bana üzülmekten.
Ha bu arada bir şey daha söyleyeyim, böyle bir durumda metanetli olun, aşacaksınız, önemli olan dik durmak falan bu laflar yalan abi yalan. Kısa süreliğine de olsa yıkılıyorsun, yok oluyorsun, bir avuç toprak mı olurum yoksa gezen bir ceset mi olurumu düşünüyorsun. Hayatın gözünün önünden geçmesi gerçekmiş biliyor musunuz? Her şeyi düşünüyorsun. Yeni doğacak bebeğin 4 yaşına geldiğinde şimdi gazetede okuyup es geçtiğin haber olacaksın belki de. 42 yaşında olan Özkan Oktay kanserden vefat etti, kendisinin 4 yaşında bir kız çocuğu vardı. Karın kocasını, annen evladını, kardeşin abisini toprağa verecek geliyor aklına. Kız kardeşimin sevgi pıtırcığı kızı Melinda geldi aklıma doğduğundan beri elimde ama ilerde resimlerden anlatacak kardeşim ona beni, "dayın seni çok severdi kızım" diye.
Ya ayrıca biri bana anlatsın ben nasıl kanser olurum? Elbet Allah'tandır, hamdolsun, verir çaresini kuluna ama bu istatistikler falan yalan mı? Tamam beslenmem kötü, ya et yerim ya baklagiller, sebze yemem ıspanak, taze fasulye ve patlıcan dışında, meyve de yemem yazın kavun karpuz dışında. Tatlı deseniz hat safhada, yemediğim gün yok, hele şerbetli tatlılar... Doldurduk bütün vücuda şekeri, glikozu besledik kanser hücrelerini belki de. 60 yaş üstünde gözüken bu kanser türü bende de var ama ben 38 yaşındayım; genelde Hindistan, Pakistan ülkelerinde gözüküyor ben haritada ancak yerlerini bilirim. Sigara içenlerde olur, e ben 4 yıldır içmiyorum ve öncesinde de 3 günde bir paketti ki bu da yeterli değilmiş bunun için. Başka ne kaldı? Irsilik! Ailede var mı Özkan? Kısmetse ilk ben açıyorum yolu. The first cancer in the family! Ama ben hep kalpten korkardım. Düşünsenize rahmetliler babam, babaannem, dedem, Allah ömür versin halam kalp hastaları. Yani ben banko, DNA müsait, o zamanda gittim üstüne, kardiyolojide detaylı muayene falan doktor dedi taş gibisin, nasıl baktın kalbine sporcu musun demişti ve tamam kalpten yırttık artık tek kanser kaldı, kesin kanser olurum ben demiştim. Ne bileyim o an gök kapısının açık olduğunu.
Çıktım hastaneden gidiyorum eve ama ne diyeceğim ben, gözlerim dolup dolup patlıyor bir yandan da yolda kaza yapmaktan korkuyorum. Her şeyi düşünüyorsun ama hiç biri iyi değil. Benden tavsiye sonuç alacaksanız yalnız gitmeyin, yanınıza saksı alın, düşman alın ama yalnız gitmeyin. Gerçekten bir el, bir omuz arıyorsun.
Arabada ilk planımı yapmıştım, anneme ve kardeşime her şeyi anlatacağım ama eşim bunu bilmeyecek, dilimde ciddi bir yara var, kısa sürede ameliyat olacağım ve bu iş bitecek. Hemen ofise gittim ve elimdeki patoloji raporunun birebir aynısını sonuç temiz olarak yaptım. Oradan doğru eve, doğum izninde olan eşim Safiye evde zaten, "aşkım müjde sonuç temiz çıktı ama ameliyat falan" hikayeye devam ben. Oradan üst kata çıktım ve beni bekleyen anneme gözyaşlarımı zor tutarak kara haberi verdim. O da telefonla kız kardeşime haber verdi ve artık iki evde kara dumanlar başlamıştı tütmeye.
Ne yapacağız biz?

